Flaşın ana ışık kaynağı olduğu durumlarda; Flaşın pozometrik kontrollü çakma gücü, ya manuel bir şekilde ya da “Auto-Thyristor” ile kontrol ediliyordu. Thyristor flaşın içindeki bir devreye bağlı olarak çalışan ve bir ışık sensörü tarafından kontrol edilen bir parçaydı. Pozlama sırasında kareye yeterli derecede flaş ışığı geldiğinde flaşı kapatıyordu. Günümüzde “Auto-Thyristor” ile yapılan flaş kontrolüne “Non-TTL Auto” flaş kontrolü de denmektedir. Çünkü otomatik flaş kontrolü kameranın TTL kapasitesi dışında yapılmaktadır.
Mart 1980’de filmli Nikon F3 ve Speedlight 12 flaş, Nikon tarafından TTL otomatik flaş pozometre kontrolü olarak piyasaya çıkarıldı. İsimden de anlaşılacağı gibi TTL (Through The Lens) sensör lensten geçen ışığı ölçüyordu. Bu büyük gelişme “Auto-Thyristor” modu ile kıyaslandığında; Flaşın kamera üzerinde olmadan kullanıldığı durumda “Auto-Thyristor” flaşın üzerinde olduğu ve o zamanlar kablosuz teknoloji olmadığı için kameraya gerekli bilgiyi gönderemiyordu. TTL ölçüm geldikten sonra flaşın nerede olduğunun bir önemi yoktu. Çünkü flaştan gelen ışık lensten geçerek kameranın içindeki flaş sensöründe değerlendiriliyordu.
Yalnız TTL ölçüm yaparken küçük bir sorun vardı. Pozlama sırasında ayna; Işığın, filme gitmesi için yukarı kalktığında yukarda prizma içinde bulunan CCD sensörüne ışık gelmiyor ve problem oluşuyordu. Bu sorunu aşmak için Nikon F3’ ün ayna kutusunun altına ikinci bir ölçüm sistemi; Flaşı TTL ölçmek ve kontrol etmek amacıyla yerleştirdi. Yukarıdaki şekilde sistemin şemasını görüyorsunuz. Bu sistemde flaşın ışığı, özel olarak geliştirilmiş 5 parçalı bir flaş sensöründe değerlendirilerek, kameranın netlik noktasına veya ışığı ölçme moduna bağlı olmaksızın merkez ağrılıklı olarak hesaplamaktaydı.
Bu orjinal flaş pozometre sistemi Nikon tarafından TTL olarak adlandırıldı. Çünkü ikinci sensör; Flaşın ışığını konuya çarparak geri döndüğünde gerçek zamanlı olarak flaşın aydınlatma etkisini sanki film üzerindeymiş gibi ölçüyordu. Yine gerçek zamanlı olarak pozometrik sistem konunun doğru pozlandığı onayını verdiğinde ise flaşa; Artık senin ışığına ihtiyacım yok sinyalini göndererek flaşı kapatıyordu. Aşağıda TTL sistemin nasıl işlediğinin sıralaması bulunmaktadır.
1-) Ayna yukarı kalkar
2-) Perde filme ışığı göndermek için açılır
3-) Ana flaş, sonrasında ise sisteme kablo veya uzaktan kumanda ile bağlı tüm flaşlar patlar.
4-) 5 Parçalı flaş sensörü, flaşın ışığını film yüzeyindeki gibi simüle ederek izler
5-) Kameranın içindeki bilgisayar gerçek zamanlı olarak flaş sensöründen gelen verileri analiz ederek, pozlamanın doğru yapıldığından emin olduktan sonra flaşa kendisini kapatması için sinyal gönderir.
6-) Perde kapanır
7-) Ayna aşağı iner
Bu sistem kablosuz sistem olan SU-4’ lü sistemi de desteklemektedir. SU-4’ de bulunan manuel mod sayesinde, komuta edecek (Commander) bir flaşın ışığını görünce devreye girecek şekilde tetiklenebileceği optik bir sensörü bulunmaktadır. Ayrıca birde otomatik modu vardır ki bu modda; Ana flaşın patlaması durduğunda uzaktan kumanda edilen flaşın durmasını sağlar.
Kameradaki bilgisayar; TTL flaş mantığının, film yüzeyinden ölçüm yaparak çalıştığı gerçeğini (ayna altına yerleştirilen sensör filmi temsil eder ve orada değerlendirilen ışık tam olarak filme düşecek ışıktır) dikkate alarak, çevredeki diğer flaşların da çekilecek konuyu aydınlatmasını sağlar. Kameradaki bilgisayar tüm flaşlardan pozlamanın doğru yapıldığına dair ölçümünü tamamladığında tüm flaşlara artık ışığa ihtiyacı olmadığını bildiren sinyal gönderir.
Dijital kameralarda filmin yerini sensörler aldığında bir problem oluşacaktı. 1999 yılında Nikon D1 piyasaya çıktığında; Kamerada ne film nede aynanın altında film yüzeyinden flaşın ışığını ölçecek bir sistem vardı ve zaten bu sisteme gerek de yoktu. Görüntü sensörünün parlak yüzeyi ölçüm için uygun olmamaya başlamıştı. Nikon mühendisleri bu sorunu; Gerçek zamanlı ölçüm yerine perde açılmadan hemen önce ÖN AYDINLATMA yaparak çözmüşlerdi.
Bu iş için perdenin gri donuk yüzeyi ölçüm için mükemmeldi. Sistemin işleyişi; Ana flaş çakmadan insan gözünün farkedemeyeceği şekilde flaş çakar ve konuya çarpıp geri döndüğünde kameranın sensörü ana flaşın çakması ile ilgili tüm verileri toplamış olur ve ana flaşı en optimum güçte çaktırır. İşleyiş aşağıdaki şekildeki gibidir.
1-) Ayna yukarı kalkar
2-) Kameranın üstündeki flaş, sonrasında ise sisteme kablo veya uzaktan kumanda ile bağlı tüm flaşlar patlar.
3-) 5 Parçalı TTL flaş sensörü flaş pozlandırmasını perde üzerinden ölçer.
4-) Kameranın bilgisayarı bu ölçümü analiz ederek flaşın, doğru pozlama için çakma süresini hesaplar.
5-) Perde açılır
6-) Ana flaş çakar
7-) 4. Adımda yapılan hesaplama gereği doğru poza ulaşıldığında kamera flaş veya flaşlara sönmesi için sinyal gönderir.
8 -) Perde kapanır
9-) Ayna aşağı iner
Nikon bu değişikliğe uğratılmış sistemi D-TTL olarak adlandırdı. Burada D dijitali temsil ediyordu. D-TTL sadece şu kameralarda bulunuyordu. D1, D1H, D1X, D2H, D2Hs, D2X, D2Xs ve D100.
Birçok yönden D-TTL orjinal sistemden bir adım geride kalmıştı. Çünkü patlayan flaş insanların gözlerini kırpıştırmalarına neden oluyordu. Bu sistemde; Flaşın uzaktan kumanda edildiği yöntemde kullanılan flaş adaptörü SU-4’ deki otomatik modda kullanılamıyordu ve bu yeteneği kaybolmuştu.
D-TTL sadece 4 yıl sürdü ve Nikon D-TTL’yi de destekleyen 5 tane flaş piyasaya sürdü. Bunlar SB-28DX, SB-50DX, SB-80DX, SB-600 ve SB-800 idi. Bunlardan SB-600 ve SB-800 i-TTL flaşı da destekliyordu.
2003 yılında Nikon D2H modelinde flaş sisteminde büyük değişiklik yaptı. Flaş ölçümünü yapacak aynanın altına TTL sensör yerleştirmek veya ön aydınlatmalı flaş sistemi kullanmak yerine; kameranın yukarısındaki prizmaya yerleştirdikleri ana pozometrik değerleri okuyan RGB-CCD sensöre hem pozometrik değerleri okuma hemde flaş değerlerini hesaplama görevi verdiler. Yeni sisteme i-TTL yani AKILLI sistem adını verdiler ve sistem Nikon’un 3D Color matrix ölçümünü flaş içinde yapabiliyordu.
i-TTL piyasaya çıktığında Nikon; uzaktan kumandalı flaş sistemini kablosuz olarak değiştirerek piyasaya çıkardı ve sistemin işleyişi tekrar değişti.
1-) Kameranın üstündeki veya aktif olarak gruplanmış flaşlar ön aydınlatmalı olarak çakarlar
2-) Prizmanın tepesindeki RGB-CCD sensörü flaştan gelen ışığı ölçer.
3-) Kameradaki bilgisayar bu ölçümü analiz ederek flaşın çakma gücünü tayin eder.
4-) Ayna yukarı kalkar
5-) Perde açılır
6-) Komuta (Commander) modundaki ana flaş, kendisine bağlı flaşlara; Ne kadar uzun süre ışık vereceklerini bildirir
7-) Ana flaş ve diğer flaşlar kameranın belirlediği sürelerde ve şiddette çakarlar
8 -) Perde kapanır
9-) Ayna aşağı iner
Nikon 5 parçalı flaş sensörünü filmli Nikon F6 ve tüm D2 serisi kameralarda kullandı. Sonuç olarak F6 uygun flaşlar kullanıldığında hem TTL hemde i-TTL ölçümünü kullanabildi. D2 serisi kameralar ise uygun flaşlarla hem D-TTL hemde i-TTL ölçme sistemini kullanabildi. 2004 Yılından bu yana yani Nikon D70’den sonraki tüm kameralar ise sadece i-TTL flaş ölçümünü kullanabiliyorlar.
Nikon’un SB-800, SB-900 ve SB-910 flaşları halen eski filmli kameralardaki flaş ölçüm teknolojisi olan “Auto-Thyristor” modunu yani “Non-TTL” modunu kullanmanıza izin veriyorlar. Basit ışık gereksinimi olan ve flaşın kameranın üzerinde olduğu durumlarda “Non-TTL” modunu, i-TTL moduna tercih etmek daha mantıklı geliyor. Karmaşık ışıklar ve flaşların kamera üzerinde olmadığı durumlarda ise elbette i-TTL kullanmak daha akıllıca.
Görüşler
Bir yorum var“TTL Flaşlı Pozometrik Kontrolün Evrimi”