Serkant Hekimci ile Fotoğraf Üzerine Web Röportaj

Nikon’un Türkiye’deki en keyifli adresi olan Türk Nikon üzerinde hem Türkiye’de hem de dünyada, fotoğrafa gönül vermiş, tutkuyla fotoğraf çeken amatör ve profesyonel fotoğrafçılarla yapılmış röportajları bulabileceğinizi aktarmıştık. Bunun üzerine geçtiğimiz dönemde sırasıyla Engin Coşkun, Çağatay Bahtiyar ve Tuba Sönmezöz ile web röportajları yaptık ve sizlere tanıtmış olduk. Türk Nikon üzerinde yapılan tüm röportajlara web röportaj serisi üzerinden ulaşabilirsiniz.

Bugün Türk Nikon röportaj serisindeki konuğumuz olan Serkant Hekimci ile aşağıdaki röportajı gerçekleştirdik. Serkant’a bize röportaj imkanı sunduğu ve sorularımızı samimiyetle cevaplandırdığı için çok teşekkür ediyoruz ve sizleri bu keyifli röportaj ile başbaşa bırakıyoruz.

1. Öncelikle bize kendinizden biraz bahseder misiniz? Serkant Hekimci kimdir?

Merhaba, İstanbul doğumluyum, Uludağ üniversitesi Kamu Yönetimi mezunuyum , 2004 yılından beri açık hava reklam sektöründe çalışıyorum. İstanbul’da yaşıyorum.

2. Fotoğraf çekmeye nasıl başladınız? İlk fotoğraf makineniz hangisiydi?

Fotoğraf çekmeye sinema eğitimiyle başladım. Senaryo ve yönetmenlik dersleri alırken anladım ki sinema bir kişinin hayallerini gerçekleştirmesi için birden çok kişiye bağlı bir alan, sizi çok iyi anlayacak, sizin gibi hissedecek pek çok insana ihtiyacınız var. Bu beni daha kendi başıma, daha kendi dünyam içinde kurup, geliştirebileceğim fotoğrafa yönlendirdi. İlk fotoğraf makinem Nikon’un filmli gövdesi F 80 di , bana fotoğrafı sevdiren,çok başarılı olduğunu düşündüğüm filmli gövdelerden biridir.

3. İlk seri çalışmanızın İstasyon İnsanları (Station People) projesi olduğunu görüyoruz. Bu ilk seri çalışmanızın hikayesini sizden dinlemek isteriz.

Ben Florya / İstanbul’da büyüdüm. İstasyon İnsanları fotoğraf çalışmasına konu olan Sirkeci – Halkalı tren hattındaki istasyonlardan biri de Florya’dır. Trenler farklı semtlere ulaşmak istediğimde halen daha ilk yöneldiğim toplu taşıma araçlarıdır. Trenlerin diğer toplu taşıma araçlarına göre çok daha nostaljik bir yanları olduğunu düşünürüm. Eski film ve fotoğraflardan belleklerimizde biriktirdiğimiz buharlı tren görüntüsünün bugünkü modern trenleri algılayışımızda bile hala önemli olduğunu düşünüyorum. Ayrıca trenler ve raylar uzayıp giden güçlü perspektif yapılarıyla , istasyonlar ise insanı bekleme/gitme/gelme eylemleriyle anlatışı ve mimarileriyle benim için güçlü fotoğrafik unsurlar. Bu yüzden ilk seri çalışmamı Tren,İstasyon ve İnsan üçlüsünü buluşturmaya çalıştığım İstasyon İnsanları ile yaptım.

4. İstasyon İnsanları farklı açılar kullanılarak hazırlanmış oldukça emek harcanan bir proje. Gerekli izinleri almak ya da çekim süresince zorlandığınız noktalar oldu mu?

Proje izni konusunda çok büyük bir sıkıntı yaşamadım, TCDD’ye yazılı bir başvuru neticesinde 2 yıllık iznim çıktı, bu sayede görevlilerle bir sorun yaşamadan çalışmamı gerçekleştirme şansı buldum. Çalışma 2007 yılında başladı 2009 yılı başlarında bitti. İlk birkaç ay fotoğraf çekmeden sadece istasyonları gezip, hangi istasyonların hangi açılardan fotoğrafta iyi durabileceğini düşündüm. Bir plan oluşturdum ve tüm çalışma boyunca da genelde bu plana sadık kaldım. Kış ışığını fotoğrafta daha çok sevdiğimden yaz aylarında çekim yapmadım. Fotoğrafların ışık bütünlüğüne sahip olmasını ve sanki hepsi bir tek günde çekilmiş gibi ışık devamlılığıyla birikmelerini bekledim.

5. İstasyon İnsanları’ndan sonra İstanbul’u anlatan bir başka seri çalışma ile karşımıza çıktınız. “Ada Faytoncuları” projenizin çıkış hikayesini dinlemek isteriz.

Ada Faytoncuları isimli 2009 yaz aylarında İstanbul Büyükada’da gerçekleştirdiğim çalışma o dönem var olan bir fotoğraf yarışmasına katılım amaçlı , faytoncu portrelerinden oluşturuldu. Adaya yaptığım birkaç ziyaret ve faytoncu arkadaşların çekim taleplerime olumlu yaklaşmalarıyla gerçekleşen daha küçük çaplı bir seri çalışmaydı.

6. Siyah beyazın anlatım dili her zaman başka olmuştur. Fotoğraflarınızın çoğunun siyah beyaz olduğunu görüyoruz. Bu tercihinizdeki en önemli etken sizin için hangisidir?

Siyah beyaz fotoğraf özellikle belgesel ve sokak fotoğraf çalışmaları yapan fotoğrafçıların her zaman ilk tercihleri olmuş, öncelikle geçmişten gelen bu disiplin sizi etkiliyor, bu tür fotoğrafları izleye izleye çıktığınız fotoğraf yolculuğunda siz de bu izi takip ediyorsunuz genelde. Ama kendi adıma asıl benim için renk tercihi tamamen fotoğrafın konusu ve ışığıyla ilgilidir. Daha çok kış aylarında gündüzleri fotoğraf çekmeye çalışan biri olarak siyah beyazı bu ışıkta seviyorum ancak gece ve bazı iç mekan çekimlerinde özellikle renkli fotoğraf tercih ediyorum.

7. Fotoğraflarınızda insan öğesini ve insana dair anlatımı sıklıkla görebiliyoruz. Size göre insan neden fotoğrafı çekilmesi gereken bir obje/varlıktır?

İnsan sadece fotoğraf değil, tüm anlatım dillerinin ortak paydası. İnsan bu dünyanın hiç bir zaman bitmeyecek hikâyesi. Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin siz insanı tüm gerçekliğiyle anlattığınız ölçüde başarılısınızdır bence. Bu anlamda ben de elimden geldikçe insanı yaşadığı mekanla ve tüm gerçekliğiyle aktarmaya çalışıyorum. Aslında makinelerimiz bize başka hayatların kapılarını açan anahtarlar gibiler, önemli olan insan ve hikayesi.

8. “Ada Faytoncuları” ve özellikle “İstasyon İnsanları” çalışmalarınız bizlere İstanbul’un gerçek yüzünü gösteriyor. Sizin bir İstanbul düşkünü olduğunuzu söyleyebilir miyiz? İstanbul’u fotoğraflarınız dışında kısaca sizden dinlemek istersek acaba bize, sizdeki İstanbul’u nasıl anlatırsınız?

İstanbul bir karışım, ne sadece doğu, ne de batı. İstanbul bir ‘’arada kalmışlık’’ ve tüm arada kalmışlar gibi çok zengin, çok değerli. Bu ayırımın farkında olan görsel anlatıcılar İstanbulu anlatmada başarılı olabilir ve yeni anlatım yolları bulabilirler diye düşünüyorum. Yaşadığım şehri tüm kafası karışıklılığıyla seviyorum, benim de çoğu zaman kafamı karıştırıyor ki bu duygu elime fotoğraf makinesini alıp kendimi İstanbul’a atmak için en değerli duygum. İstanbul’u özellikle kışın ve sonbaharda ve ön planlarıyla değil daha çok arka sokaklarıyla, arka yaşamlarıyla fotoğraflamayı seviyorum.

9. Bu eserleri bir bakıma kaybedilen, unutulmaya başlanmış değerleri fotoğrafladığından tarihe not düşmek olarak da yorumlayabilir miyiz?

Fotoğrafın belge değeri taşıması benim için önemli bir unsur, İstasyon İnsanlarından örnek vermek gerekirse, benim çalışmayı yaptığım zamandan bu zamana trenlerin büyük bir kısmı değişti, yakın gelecekte ise Marmaray projesi çerçevesinde komple sistem değişecek. Eğer bundan 50 – 100 yıl sonra o zamanın insanlarına bu fotoğraflar bu zamana dair görsel bilgi verecekse ne mutlu bana, o vakit fotoğraflar amaçlarına ulaşmış demektir.

10. Fotoğraflarınızda kompozisyonu çok etkin kullanıyorsunuz. Fotoğraflarınızı çekmeden önce bir hazırlık yapıyor musunuz? Yoksa sadece anı mı yakalıyorsunuz? Bu konuda yeni başlayanlara tavsiyeleriniz olabilir mi?

Ben genellikle zoom lenslerle çalışan bir fotoğrafçı değilim, öyle gelip geçerken fotoğraf çekmiyorum, geniş açı lenslerle ve insana dair çalışıyorsanız insana yaklaşmanız gerekir. Ben fotoğrafın samimiyetine inanıyorum, bunun için de fotoğrafını çektiğiniz kişiyle az da olsa bir sohbet bağı kurmalısınız, bu sebepten bir selam verip, birkaç dakika sohbet edip, belki bir çay içilerek gelişecek bağ neticesinde gelecek fotoğraf benim için çok daha değerli. Ancak bu aşamada sürekli etrafı, mekanı, fotoğrafın ön ve arka planlarını hatta bazen daha çok arkaplanını dikkate alarak kompozisyonlar geliştirmeye ve buarada oluşabilecek eylemler esnasında da elimden geldikçe hızlı davranıp varsa özel bir an yakalamaya çalışırım.

11. İlk serginizi Rusya’nın St Petersburg şehrinde gerçekleştireceğinizi biliyoruz. Sergi için kesinleşmiş bir tarih var mı? Seçilen fotoğraflar ve içeriği hakkında detaylı bilgi alabilir miyiz?

Henüz kontrat imzalamadık o yüzden sergi için kesin konuşmak istemem, ama büyük oranda şartlarda anlaştık, buna göre 2013’ün ilk aylarında St Petersburg’da sergi açılacak ve 2 ay süresince ziyarete açık kalacak. Sergiyi oluşturacak 70 in üzerinde fotoğraf ‘’İstasyon İnsanları’’ ‘’Edirnekapı Kuş Pazarı’’ İstanbul insanları portrelerinden oluşan ‘’Kelimeler,Yüzler,Fotoğraflar’’ ve diğer çalışmalardan seçildi. Sergiye 3 ay kala kontrat imzalandıktan sonra sergiyle ayrıntılı daha fazla bilgi ve kesin tarih verebilirim dilerseniz.

12. Fotoğraflarınızı sergilemek üzere internet üzerinde kullandığınız belirli siteler var mı? Fotoğraflarınızı sosyal medyada paylaşıyor musunuz? Ya da sosyal ağlarda aktif birisi misiniz?

Fotoğraflarımı uzun zaman tek bir paylaşım sitesi üzerinden paylaştım, şu anda ise birkaç web sitesi üzerinden sık aralıklarla güncellenir halde çalışmalar izlenilebilir. Seri fotoğraf çalışmaları için portfolyo adresim : serkant.daportfolio.com , seri çalışmalarla birlikte diğer fotoğrafların da bulunduğu adresler ise : serkant.deviantart.com ve facebook.com/srkhkm/photos . Sergi öncesinde kendi web sitemden de izlenebilecekler.

Heavenly View - National Geographic Pictures We Love: Best of February

13. Beğendiğiniz ya da tarzını sevdiğiniz/esinlendiğiniz amatör ya da profesyonel fotoğrafçılar var mı? Varsa bizimle paylaşmak ister misiniz?

Aslında bir sinema yönetmeninden takip ettiğim fotoğrafçılardan çok daha fazla etkilendim. Yunan ve dünya sinemasının önde gelen isimlerinden Theodoros Angelopoulos. Özellikle film çekmek için kış aylarını beklemesi ve sürekli gri gökyüzü altında, tutarlı bir ışıkta çalışma isteği sanırım bana da fotoğrafta asıl olarak bu ışığı sevdirdi. Ayrıca Türk fotoğrafına yıllarını vermiş isimlerin yanı sıra ben özellikle Türk fotoğrafçı arkadaşlarımdan bahsetmek isterim. Uzun zaman aynı web sitesi üzerinden arkadaşlıklarımızı ve fotoğraf paylaşımımızı sürdürdüğümüz bu arkadaşlar keyifle fotoğraflarını izlediğim ve özellikle Türk belgesel ve sokak fotoğrafçılığı için bence önemli isimlerdir. Mustafa Dedeoğlu – Gökhan Bedir – Özgür Çakır – Hüseyin Türk – Hakan Çınar – Hakan Yılmazer gibi fotoğrafçı arkadaşların bu tarz fotoğrafı seven arkadaşlarca yakından takip edilmesini dilerim.

14. Fotoğraflarınızı üretirken kullandığınız kamera ve ekipmanları bizimle paylaşır mısınız?

Öncelikle bir Nikon kullanıcısıyım , Nikon gövdelere güveniyorum, istediğimi onlardan alacağımı biliyorum. Nikon F 80 ile başladığım süreçte şuan Nikon D200 ve Nikon D300s bodylerini Yine Nikon 17–55 f/2.8 , Nikon 24 mm  f/2.8 ve Nikon 35 mm F 2 lensleriyle birlikte kullanıyorum.

15.Fotoğraf çekimleriniz esnasında başınızdan geçen bir anınızı Türk Nikon okuyucularıyla paylaşmak ister misiniz?

Bir kaç yıl önce, halen devam ettiğim bir fotoğraf serisi için Marmara denizi açıklarında bir gemide, seriyi birlikte yaptığımız bir fotoğrafçı arkadaşımla birlikte çekimler yapıyorduk, ağ atan balıkçılar yüzlerce palamut balığını gemi içindeki balık havuzlarına istiflerken yaptığım ters bir hareket sonrası ben de elimde bir Nikon D700 ile palamutların arasına karıştım, bütün halde balık havuzuna palamutlarla girmeme rağmen bir şekilde elimdeki D 700’ü yukarda tutmayı başardım. Aralık ayı idi ve oldukça sert bir havaydı. Havuzdan balıkçıların yardımıyla sırılsıklam çıktım ve tüm gece fotoğraf çekmeye devam ettim. Sonrası tabi ağır bir grip.

16. Fotoğraf çekmeye ilgi duyan ve bu röportajı takip eden Türk Nikon okuyucuları için ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?

Teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin fotoğraf makineleri konu seçmek gibi bir iradeye sahip olmadıkça bu iş insana ait olacaktır. Binlerce liralık makinelerde de, basit bir makinede de objektifin yöneleceği yeri siz belirlersiniz. Nihayetinde fotoğraf bir seçim işidir. Sizin makinenizi nereye doğrulttuğunuz da o güne kadar ki birikimlerinizle alakalıdır. İzlediği fotoğraflar, okuduğu kitaplar, seyrettiği filmlerle görsel algısını geliştiren ve bunları kendi yaşamsal deneyimleriyle harmanlayan kişi özgün işler çıkarır diye düşünüyorum. Biraz daha açmak gerekirse sadece fotoğrafla değil sanatın bütün dallarıyla el verdiğince ilgilenmek lazım ki birbirlerinden etkilenip, birbirlerini beslesinler. Bol bol fotoğraf izleyip, bol bol kitap okuyup, güzel şeylerle uğraşılıp güzel insan olunursa güzel de ürünler verilir diye düşünüyorum.

17. Sizinle röportaj imkanını bize sunduğunuz için teşekkür ederiz. Son olarak Türk Nikon hakkındaki düşüncelerinizi alabilir miyiz?

Ben teşekkür ederim. Türk Nikon uzun zamandır doldurulması gereken bir boşluğu doldurdu ve sadece Nikon ürünleriyle ilgili bilgi barındırması açısından değil fotoğrafa ilgi duyan herkesin doyurucu bilgi bulacağı bir platform halinde geldi. Başarıların artarak devam edeceğini ben şuanda rahatlıkla görebiliyorum.

Serkant Hekimci’nin röportajı içerisinde aktardığı “Teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin fotoğraf makineleri konu seçmek gibi bir iradeye sahip olmadıkça bu iş insana ait olacaktır.” sözlerini röportajımızın sonuna dip not olarak düşerken;

Serkant’ın bu görüşünü rahmetli Şakir Eczacıbaşı’nın genç fotoğrafçılara mesajından kısa bir alıntıyla tamamlamak isteriz.

Fotoğrafları “makine” değil, onun ardındaki kişiler çeker. İyi bir kamera, kişinin anlatım kolaylıklarını artıran bir araçtır ama, olaya sanat boyutunu katan asıl etken kameranın ardındaki kişinin iç dünyası, kendini açıklama yeteneği, yaratım gücü, izlemekte bulunduğu olaylar, insanlar, çevre ve nesnelere dönük algılamalarıdır. Başka bir deyişle, sıradan fotoğraflarla fotoğraf sanatı arasındaki farkı yaratan, kamerayı kullanan kişinin bütün bu etkenleri kendine özgü bir biçim ve içerikle yapıtına yansıtabilme gücüdür.

Türk Nikon olarak Serkant Hekimci’ye bize ayırmış olduğu değerli vakit için çok teşekkür eder sizleri birbirinden güzel fotoğraflarıyla başbaşa bırakıyoruz.

[imagebrowser id=87]

Skylum'un hepsi bir arada fotoğraf düzenleme programı olan Luminar 4, yeni kullanıcılar için oldukça avantajlı indirimler sağlıyor. Yeni AI özellikleri ve yenilenmiş UI ile birlikte gelen Luminar 4 programını tavsiye ediyoruz.

Görüşler

4 comments on “Serkant Hekimci ile Fotoğraf Üzerine Web Röportaj

  1. Avatar for Alper Orus

    İhsan Kaçar

    iyi bir röportaj olmuş tebrikler, bende yıllardır Nikon la bir çok projede çalıştım. Nikon’la çalışmak oldukça keyifli…

  2. Avatar for Alper Orus

    Vedat Şentürk

    Serkant beye ve ekibinize teşekkürler. Çok keyifli ve samimi bir röportaj olmuş.

  3. Avatar for Alper Orus

    Vanda Maria Mmv

    Hizli firsat!

    Biz uluslararasi islem iyi güvenilir, güvenilir. Bu firsati kaçirmayin lütfen, buraya gelecek 2014 yili dogru yatirim baslatmak için bir firsattir. % 100 emin ol daha fazla bilgi için e-posta MMV (vandamariana111@gmail.com) Sen garanti. Banka havalesi için çevrimiçi banka çok hizli ve güvenligidir, önümüzdeki 2014 yili dogru yatirim için bu firsati kaçirmayin. (Bir kelime bilge için yeterlidir)

    Eger tarim için bir kredi ihtiyacim var mi? Is için kredi? yapimi için kredi? Yatirim kredisi? Ögrenci kredi? Borç konsolidasyonu kredi? Bu bir firsattir, kullanimi ve yeni bir hayata baslamak. Daha fazla bilgi (mrsvandamariana@yahoo.co.uk) için e-posta MMV.

    Allah lonca tüm.

    M.M.V LTD.

Cevap Yazın