İlk AF kamera; 1981 Yılında Pentax ME-F gövde ve 35-70 mm f/2.8 güçlü zoom lensle birlikte her yıl düzenlenen Photokina fuarında tanıtıldı. Parlak ışıklı ortamlar dışında çok ağır netleme yaptığı ve ihtiyacı karşılamadığı ispatlansa da Pentax ME-F genel olarak ilk SLR AF kamera olarak bilinir. Kameranın 1985 yılına kadar üretimde kalması da bu görüşü destekler niteliktedir.
1985 Yılındaki Photokina’ya Minolta Dynax (Maxxum) 7000 AF modelinin bomba etkisi yapan çıkışı damgasını vurmuştu. Çift sensörlü Faz Algılamalı AF sistemi ve lensi kumanda eden motor ünitesi ayna kutusunun içinde ve tüm parçalar eksiksiz biçimde çalışıyor ve gövdeden kumanda ediliyordu. Olağanüstü bir başarıydı. Minolta’nın bu mühendislik ve mimari başarısı; Pentax ve Nikon tarafından kopya edildi.
Nikon’un ilk AF kamerası olarak Nisan 1986’da üretilen Nikon F501 bilinir ama aslında Nikon’un ilk AF kamerası Nisan 1983’de üretilen, aşağıda gördüğünüz hantal bir yapıya sahip Nikon F3 AF adlı, Nikon F3’e çok benzeyen ama AF özelliği ile ondan ayrılan modeldi.
Nikon F3 AF, netleme sistemi olarak TTL Kontrast Algılama yöntemini kullanıyordu. TTL Kontrast Algılama ile netlik, kameranın AF DX-1 adındaki vizörünün içinde bulunan ve ayrı bir pille çalışan sistem tarafından algılanarak yapılıyordu. Bu kamera ile birlikte Nikkor 80mm f/2.8 AI-AF ve 200mm f/3.5 AI-IF-ED AF lensler üretildi ve tıpkı 1998 yılında üretilmeye başlanan AF-S lensler gibi netliği yapan motor ünitesi lensin içinde yer alıyordu. Kameranın AF sisteminin netliği algılayıp harekete geçme süresi 0.5 milisaniye ve en yakın netleme noktasından sonsuza netleme için Nikkor 80mm f/2.8 lens, 0.6 saniyeye ve 200mm f/3.5 AF lens ise 1.7 saniyeye ihtiyaç duyuyordu. 200mm f/3.5 AF lensin yapısında o zamanlar kullanımı lüks sayılan ED elemanlar ve gelişmiş optik sistemler sayesinde çok hızlı tepki verebiliyordu. Ayrıca her iki lens de F3 AF gövdedeyken; Fotoğrafı çekilecek konu netleme merkezinin dışına çıktığı durumda bile netliği ona kilitleyerek, netliği koruma özelliği ile birlikte istenirse manuel netlemeye de izin veriyordu. Üstelik de bu 2 lens, Canon’un EOS mimarisinin kullandığı elektronik EF lenslerden 5 sene önce üretilmişti. Aşağıda Nikon F3 AF’ nin vizöründeki, kullanıcıya verilen bilgiler ve vizörün genel görüntüsü görülmektedir.
- Perde hızının bildirildiği LCD ekran
- Pil harcamandan, optik sistemlerle diyafram değerini direkt dışarıdan okuma kısmı
- Flaş hazır ışığı
- Netleme yapılamıyor uyarısı
- Netlik göstergesi; Netlik yakın; Netlik uzak okları: Detay aşağıda
- Merkez netleme çerçevesi
- Yarım ayna
- Fresnel alanı: Işık ışınlarının düz gelmesini ve dağılmasını önleyen plastik mercek yapı
Kameranın vizöründe bulunan ve kullanıcıya netlikle ilgili yol gösteren NETLEME YARDIMCISI (Focusing Aid) sisteminin çalışma şekli aşağıdadır.
Netlik yapılamıyor
Netlik konunun ön kısmına yapılmış. Lensi sağa çevir.
Netlik konunun arka kısmına yapılmış. Lensi sola çevir.
Netlik Tamam
Nikon başarılı 2 AF lensten sonra bu seriden bir sürü lens üretmeyi istedi ama bu tür lenslerin üretilmesi için 15 yıl daha beklenmesi gerekecekti. Çünkü gövdede netleme motorlu AF-S lensler, 1998 yılında üretilmeye başlandı. Diğer bir neden Minolta Dynax (Maxxum) 7000 AF modelini 1985 yılında lensi gövdeden kontrol eden faz algılamalı AF sistemi ilk olarak piyasaya çıkararak rakiplerine karşı ezici bir üstünlüğü elde etmesiyle ve bu sistemin gelecekte kullanılacak sistem olacağının öngörülmesi nedeniyle Pentax ve Nikon, bu mühendislik mimarisini kendi sistemlerine uyarladılar. Ayrıca gövdeden netlik yapmanın maliyeti, lensin içine netlik motoru yerleştirmekten daha düşüktü.
Nikon F3 AF, full AF olarak kullandığı 2 lens haricinde 30 dan fazla f3.5 ve daha hızlı diyafram değerine sahip Nikkor ve Nikon E serisi lensi yukarıda görülen netleme yardımcısı aracılığıyla manuel netleme yaparak kullanabiliyordu. Diyafram değeri f3.5’dan daha büyük lenslerin kullanılması durumunda kameranın netlikle ilgili vereceği kararlara güvenmemek gerekiyordu.
Bunun dışında Nikon F3AF yine 60 adetten fazla Nikkor ve Nikon E serisi lensi manuel netleyerek kullanabiliyordu.
Nikon çok büyük bir ihtimalle Minolta Dynax (Maxxum) 7000 modelinin 1985 yılındaki bomba etkisi yapan çıkışı ve bu modelde kullandığı FAZ ALGILAMALI AF sisteminin, Nikon F3 AF’de kullanılan TTL KONTRAST ALGILAMA sistemine göre daha hızlı olması nedeniyle kontrast algılamalı sistemden vazgeçerek Minoltanın kullandığı Faz Algılamalı AF sistemi ve lensi kumanda eden motor ünitesini gövdeye ve komutları ise ayna kutusunun içindeki AF sisteminden alarak netlik yapan AF sistemi üzerinde çalışmaya başladı. Bu çalışmalar sonucunda Nikon’un 1986 yılınında Photokina fuarında Minolta ve diğer rakiplerine cevabı, Nikon F501 modeliydi. F501, Nikon’un ilk FAZ ALGILAMALI ve fotoğraf çekildikten sonra filmi otomatik olarak ileri saran AF kamerasıdır. Çünkü Nikon F3 AF’de; Fotoğraf çekildikten sonra eğer harici motor ünitesi kullanılmamışsa fotoğraf çekildikten sonra filmin, fotoğrafçı tarafından ilerletilmesi gerekiyordu.
F501 modelin vizöründe tek bir netleme noktası vardı. Şimdilerde Nikon’un giriş ve orta seviye kullanıcıları için tasarladığı 11 netlik noktasını az bularak beğenmeyen kullanıcılar var.:) Nikon F501 de, günümüz DSLR kameralar gibi netliği Pasif Faz Algılamalı Sisteme göre yapmaktaydı. Tek fark o zamanlardaki AF modüllerinde kullanılan sistemlerin çok hassas olmamasından kaynaklı netleme hızları yavaştı. Kamerada; Tek netlik (AF-S) ve sürekli netlik (AF-C) ve manuel netlik modları (M) bulunuyordu. Sürekli çekim modunda saniyede 2.5 kare çekim hızına sahip ama çekim sırasında pozmetrik değerleri kilitleyen AE-L ve yapılan netliği kilitlemek için AF-L tuşlarından birinin veya her ikisinin de kullanılması durumunda ise bu hız saniyede 1.4 kareye düşüyordu.
Kameranın vizör görüntüsü tıpkı F3 AF’ deki gibi ancak netliğin yapıldığını, kullanıcıya; yerine YEŞİL bir LED’i yakarak bildiriyordu.
Bu yıllarda Nikon, hızlı AF lenslere sahip değildi ve hızlı lensler geliştirme konusunda maalesef çok gerideydi. Gövdede AF motoru olmayan ilk Nikon AF lensler, hem görünüşleri hemde dizaynları bakımından kullanıcılarının beğenisini kazanamamıştı. Yavaş ama kesin netlik yapıyorlardı. Nikon yeni AF lens geliştirmekte geride kaldığı için kullanıcıların AF lens taleplerine cevap verebilmek adına TC-16A AF Teleconverter’i dizayn ederek kullanmaya karar verdi.
Böylece Nikon’un çeşit sayısı az AF lensleri yerine geniş bir alanda söz sahibi olduğu 30 adetten fazla Nikon E serisi manuel lenslerini AF lens olarak kullanma imkanı doğmuştu ama bir sürü teknik kısıtlamalarla. Örneğin bu konverterle 300 mm odak uzaklığına kadar olan lenslerin (normal, geniş açı, tele, makro, balık-gözü) kullanılması ve bu lenslerin de diyafram açıklığının f2.8 ve daha hızlı olması gerekiyordu. Ayrıca, tele konverter lenslerin odak uzaklığını da tıpkı şimdiki DSLR Canon APS-C gövdeler gibi 1.6 optik çarpan ile çarpıyordu.
Özetle, Nikon 1983 yılında AF kamera alanında bir amiral gemisi modeli üretti fakat kamera, Kontrast Algılama sistemi kullanıyordu. Diğer bir deyimle yavaş netleme yapıyordu. 1985 Yılında Minolta firmasının Minolta Dynax (Maxxum) 7000 AF kamerasında kullandığı Faz Algılamalı AF sistemi daha hızlı netlik yapıyordu. Ayrıca Minolta’nın netlemeyi gövdeden mekanik yolla yapması da mühendislik alanında büyük bir yenilikti. Tüm bu gelişmelerden Nikon’un çıkardığı sonuç; Faz Algılamalı netleme sisteminin gelecekte kullanılacak en popüler netleme sistemi olacağı idi. kendisini hemen bu konuya yönelterek, Nisan 1986’da ürettiği Nikon F501 ile ticari olarak AF pazarına giriş yaptı.
İlk görüş bildiren siz olun