Nikon’un 2012 yılı ile beraber özellikle düşük megapiksel (MP) ve yüksek ISO’dan vazgeçip, tersine yüksek MP, daha uygun fiyat, ara segmentlerde yeni gövdeler ve özellikle giriş seviyesinde gövdeler de AF motoru koymadan çeşitleyerek 1998 yılından sonra duyurduğu kendinden otomatik netleme motoru bulunan [AF-S] özellikli objektifleri de işin içine katması Nikon’un her sene devam ettirdiği ürün politikasına yeni bir bakış açısı getiriyor. Bu yeni ürünlerle birlikte özellikle Nikon D800 ve çıkması muhtemel Nikon D600 modelleriyle birlikte “Nikon’un Yeni Ürün Yelpazesinin” nasıl şekillendiğini kısaca bir önceki yazımızda sizlere aktarmıştık.
“2012 yılı öncesine kadar Nikon’un çıkardığı DSLR kameralar için rakipleri karşısındaki en büyük dezavantajları nedir? ” diye sorulmuş olsa kullanıcılar aşağıdaki başlıklardan bir veya bir kaçını size söyleyecektir.
Öne Çıkan Bu Dezavantajlar Nelerdir?
Video performansı: Bazı kullanıcı profilleri için çok önemli görülen video performansı Nikon’un 2012 yılı öncesine kadar en önemli eksikliklerinden biridir. Dünyanın ilk orta sınıftaki video kayıt yapabilen DSLR fotoğraf makinesi olan Nikon D90‘ın çıkışında verdiği heyecanı 2012 yılı öncesinde sabırsızlıkla bekleyen kullanıcılarına bir türlü veremedi. Canon, özellikle 5D Mark II ile sunduğu 1080P ve yüksek fps hızlarıyla bir fotoğraf makinesiyle video çekmek isteyen kullanıcıların öncelikli tercihlerinden biri oldu.
Fiyat: Her zaman Nikon’un çıkarmış olduğu kamera ve lensler Canon’a göre daha pahalı olmuştur. Özellikle giriş ve orta seviye kullanıcıları, sırf bu fiyat farkından dolayı oluşan bütçe sıkıntısından, Canon’u tercih edebilmektedir. Bunda Nikon’un giriş ve orta seviye makinelerin gövdesinde otomatik netleme motoru (Auto Focus) kullanmamasının payı çok büyüktür. Sırf bu nedenle bu seviye kullanıcılar gövdesinde otomatik netleme motoru olan lensleri tercih etmek zorunda kalmaktadır. Otomatik netleme motoru olan lenslerinde diğer Nikon lenslerden daha pahalı olması sebebiyle rakip ürünlere göre daha yüksek maliyet oluşmasına neden olmaktadır. Ancak unutmamak gerekir ki yine de Nikon’un en çok sattığı DSLR modelleri giriş seviyesi olan modelleridir.
Megapiksel sayısı: Nikon’un 2012 yılı öncesinde çıkardığı özellikle üst seviye kameralarda hep düşük ışıktaki yüksek performansı ön plana çıkmıştır. Çıkardığı gövdelerde de bu detay hep ön plana çıkmıştır. Özellikle Canon pazarda daha farklı bir pazarlama anlayışıyla konuya yaklaşıp Nikon’a göre yüksek megapiksel sayılı kameralar üretip profesyonel kesimin pek umrunda olmasa da orta ve giriş seviyesi kesim kullanıcıların kafasını karıştırmayı başarmıştır.
Kullanılabilirlik (Ulaşılabilirlik): Nikon’un her çıkardığı yeni ürünü vitrinlerde görülmesi ve böylece kullanıcılarını ulaşması özellikle üst seviye bir kamera ise 4 ile 6 ay arasında zaman almaktadır. Bu süre bazen daha bile uzun sürmektedir.
Yaşanan Doğal Afetler
Nikon’un asıl hedefi, piyasaya damga vuran ve çok konuşulan ürünlerini 2012 yılında değil, 2011 yılının ilk yarısında Nikon D800 ile duyurmaya başlamaktı. Ancak Japonya ve Tayland’da yaşanan doğal afetler buna izin vermedi. Neden bu tarihte hazır olduğunu ise aşağıdaki Rob Van Petten’in Nikon D800 ile çektiği aşağıdaki fotoğraf açıklıyor. Fotoğrafta arka fondaki Empire State binası 2011 yılının ortaların mavi, lavanta ve mor renklerden oluşan özel aydınlatmaya bürünmüştü.
Sadece Tayland’da yaşanan doğal afette Nikon’un açıkladığı zarar 143 milyon dolar olmuştur. Aşağıda Tayland’da bulunan Nikon’un fabrikasına ait fotoğraflar bulunmaktadır. Bu fotoğlar meydana gelen sel felaketinin boyutunu ve verdiği zararı çok net açıklamaktadır.
Tüm bu yaşananlar Nikon D800’ü 1 seneye yakın bir süre daha şehir efsanesi olarak takip etmemize neden oldu. Hatta çoğu Nikon sever böyle bir kameranın varlığından umudunu kesmeye başlamıştı.
Peki, Nikon’a Ne Oldu?
Nikon’a ne olduysa 2012 yılı başında oldu. Geciken yeni satış ve pazarlama stratejileri belki de bir yıl sonrasında hayat buldu. Nikon, 2012 yılının hemen başında 06 Ocak’da, FX formatlı, 16.2 MP ve saniyede 10 kare fotoğraf çekim hızına sahip Nikon’un yeni amiral gemisi olarak adlandırılan Nikon D4’ü duyurdu. ISO başarımı ve 51 netleme noktalı AF sistemi yanında Nikon D4’ün diğer bir özelliği ise yeni nesil yüksek hızlı XQD kartlarını destekleyen ilk kamera olmasıydı. Nikon, D4’den sonra çıkardığı her kamerada bizleri bir ilkle tanıştırmaya devam da etti.
Ve büyük gün…Nikon, D4 duyurusundan tam bir ay sonra 7 Şubat’da yıllardır bir dedikodudan ibaret olan Nikon D800’ü duyurdu. Duyurulmasının ardından da tüm fotoğraf dünyası bu makineyi konuşmaya başladı. Satışa çıkmasıyla birlikte herkes ilk inceleme ve ilk kullanıcı yorumlarını merak etmeye başladı. Nikon FX format bir DLSR’da bu kadar yüksek bir megapikseli neden kullanmıştı? Duyurulmasıyla Nikon D800’ün sunulduğu üst kesim diye tabir edilen kişiler bu kadar yüksek çözünürlüğün çokta anlamlı olmadığını bu çözünürlü destekleyecek objektiflerin dahi olmadığını olmadığını yazıp çizmeye ve her yerde konuşmaya başlamışlardı bile. Bu görüşler taki ilk test sonuçları ve kullanıcı yorumları gelinceye dek bu sürdü. Hatırlarsınız Türkiye’de ilk kez Çağatay Bahtiyar‘ın katkılarıyla Nikon D800’ün ilk izlenimlerine yer vermiştik.Yılın ortasına geldiğimizde bu günlerde birçok ödül almış şimdiden 2012’nin en iyi fotoğraf makinesi seçilmiş, sahip olduğu sensörü dünyanın bir numaralı sensörü diye tabir edilen bir kameramız olmuştu. Nikon, D800’le birlikte bugüne kadar yapmadığı birşey de yapmıştı. Aynı model kameradan iki farklı versiyon çıkardı. Nikon D800E… Nikon, D800’den Anti Aliasing (AA) filtreyi çıkarmış ve Nikon D800E’yi yaratmıştı. Aslında Nikon’un bu ilginç pazarlama taktiği Nikon’daki değişimin diğer bir göstergesiydi.
Nikon D800’le birlikte Nikon’un megapiksel anlayışının da değiştiğini, 19 Nisan’da duyurduğu giriş seviyesi sayılan Nikon D3200‘de kullandığı 24.2 megapiksel ile anlamış olduk. Nikon artık ezberleri bozmuştu. DSLR pazar pastasının en büyük dilimi olan giriş seviyesinden mümkün olduğunca büyük bir pay almak istiyordu bunu yaparken de bu seviye kullanıcıların nedense en çok hoşuna giden belki de duymaktan çok hoşlandıkları yüksek megapiksel değerini D3200’de kullanmıştı. 24.2 megapiksel bu seviye bir kamerada kullanılan bu güne kadar kullanılan en yüksek megapiksel değeriydi. Bir anlamda D3200, özellikle giriş seviyesinde çok sayıda makine alternatifi sunarak pazardaki kullanıcıların kafasını karıştıran Canon’un karşısında çok büyük bir pazarlama taktiğiydi.
Haziran ayına geldik ve şimdilerde 18 Eylül’de Almanya’nın Köln şehrinde gerçekleştirilecek olan dünyanın bir numaralı fotoğraf etkinliği olarak kabul edilen Photokina öncesinde duyurulması beklenen Nikon D600 konuşuluyor. 2012 yılı başından beri her çıkardığı kamerada bizleri bir ilk de tanıştıran Nikon’un acaba bu sefer neler planlıyor? Nikon’un en büyük hedefi FX format giriş seviyesi segmentini Nikon D600’le birlikte yaratmak. Mevcutta böyle bir ara segment olmadığı gibi oluşacak bu segmentin sunacağı fiyat avantajından dolayı çok ciddi potansiyeli de olduğu aşikardır. Birde yukarıda da belirttiğimiz gibi giriş pazardaki seviyesindeki pasta o kadar büyük ki burada mümkün olduğunca büyük bir dilim kapmak gerekiyor. Başka bir deyişle para burada… Bu nedenle de uygun fiyatlı duyurulacak FX format bir kamera, giriş seviyesi pazarının yanında özellikle DX formattan FX formata geçiş yapmayı düşünen birçok kullanıcı için de büyük bir fırsat olarak görülecektir. Nikon, D600’ü 1.5000-2.000 USD arasında bir fiyatla satışa çıkarması beklenmektedir. 24 megapiksek çözünürlükle Nikon severlerin beğenisine sunulacak D600’ün Eylül ayında duyurulma olasılığı %80’dir.
Nikon’a Sanki Sihirli Bir El Değdi!
Nikon’un bu yılın başından beri çıkardığı Nikon D4, D800, D800E ve D3200 kim ne derse desin piyasada en çok konuşulan kameralardır. Rakiplerinin çıkardığı makineler özellikle Nikon D800’ün gölgesi altında çoktan kayboldu. Yazımızın başında saydığımız dezavantajları şöyle bir hatırlayın. Bugün itibariyle baktığımızda son durum bakın nasıl oldu.
Video Performansı: Nikon D4 ve D800’ün testlerde zorlu ışık koşullarında bile yüksek ISO’lu video performansı tartışmasız çok başarılı bulunmaktadır. Yapılan testler ve kullanıcı yorumları gösteriyorki Nikon fotoğraf makinesinden video performansı bekleyen kullanıcılara artık hitap etmektedir.
Fiyat: Nikon’un, 8.000 USD değerinde Nikon D3x, 6.000 USD değerinde Nikon D4 varken Nikon’un D700’ün çok az üzerinde bir fiyatla 3.000 USD’ye Nikon D800 satıyor olması fiyat politikasında çok ciddi bir değişimin olduğunun açık bir göstergesidir. Nikon’un şuan en büyük hedefi, rakiplerinden önce tam kare (Full Frame) formartlı giriş seviyesi bir D600’ü 1500-2000 USD gibi bir fiyata satışa çıkarmak. Böylece henüz hiçbir markada olmayan bu ara segmenti yaratarak pazarda öncü olup, aynı zamanda büyük bir pay sahibi olmak istemektedir.
Megapiksel sayısı: Önce Nikon D800 36.3 megapiksel, ardından D3200 24.2 megapiksel ve şimdilerde D600 için konuşulan 24 megapiksel. Tüm bu makineler Nikon’un megapiksel anlayışının nasıl değiştiğinin çok basit göstergesidir. Nikon sadece üst segment değil hem FX hem de DX formatta ki giriş seviyesi kullanıcılarına da yüksek megapikseller sunmaktadır.
Kullanılabilirlik (Ulaşılabilirlik): Nikon’un yeni makinelerini duyurduktan 4-6 ay hatta daha uzun sürelerde son kullanıcıya sunabildiğini söylemiştik. Nikon D4 ve D3200 ile 4-6 ay olan bu bekleme sürenin yarı yarıya azaldığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Nikon D800’e beklenenin üzerinde gelen yoğun talep bile bu sürenin uzamasına neden olmamıştır. Nikon artık daha hızlıdır.
Türk Nikon olarak Nikon’daki bu ciddi değişimi başka bir değişle tüm dezavantajları avantaja çevirecek değişimi yukarıdaki gibi görüp yorumluyoruz. Sizlerin Nikon’daki bu pazarlama değişimindeki görüşlerini inanın çok merak ediyoruz. Yazımızın sonunda bizlerle paylaşırsanız çok mutlu oluruz.
Biscen
11/06/2012 at 23:37
Nikon un bu politikiları sayesinde tüm pazara nanılmaz bir etki yaptığı kesin. Peki biz türkler ne zaman nikon u burada iki katına değil de normal nikon fiyatlarından alabileceğiz? bunu bilen var mı?
Ümit Alper TÜMEN
12/06/2012 at 09:50
Biz ne zaman normal fiyatlı Nikon alacağız biliyor musunuz? Pırlanta, Elmas, Yakut, Zümrüt ve İnci gibi değersiz süs takılarından bile KDV’sini SIFIRLAYARAK almayan bir anlayışın değişerek Fotoğraf makinası gibi kimsenini ulaşamayacağı kadar pahalı!!! sadece armatürlerin ve çok çok zenginlerin alabileceği türden cihazların sırtından ÖTV denen kamburu kaldırdıklarında; Biz, aç yatıp da kamerasız, lensiz ve ekipmansız yatamayan multi milyarder!!! fotoğrafçılar normal fiyata Nikonlar alabileceğiz.
Serkanceri
12/06/2012 at 10:59
slr like makina olarak görüner L310 modeline hiç bir manuel ayar koymayan bir markada değişim olsa ne olacak ki
Omeryan
14/06/2012 at 09:33
İyi güzel de sensörünü SONY yaptıktan sonra ne anladım bu işten..
Biscen
14/06/2012 at 22:11
Yanlış duymadıysam d800 ün TR satış fşyatı 9500tl…..yine uçuk….
Fransa FNAC marketinde 3695€. Oraya gidip almaya kalkarsak: 3695 (kamera) – 563 (-kdv) + 350 (uçak) + 50 (vize) = 3532€ = 8123tl…… farka bak…..
oktay sekin
02/07/2012 at 16:49
Toplamada sorunmu var ne 🙂
Murat
15/06/2012 at 19:39
D800 bir sene olacak hala piyasada yok. mark III düşünmeye başladım.
Murat
15/06/2012 at 19:41
Bütün dünya 3000$ a D800 alırken, biz Türkler neden 10.000TL ödüyoruz?