Gezmek, seyahat etmek, farklı insanları ve kültürleri tanırken yeni yerler keşfetmek, her zaman insan için yenileyici ve heyecan verici olmuştur. Türk Nikon Gezi Fotoğrafçılığı serisinde bugün sizlere Mutlu Topaloğlu’nun Nepal gezisinden fotoğraf karelerini ve bizlere Nepal’i anlattığı gezisini sunuyor olacağız. Önce Mutlu Topaloğlu kimdir yine kendi anlatımıyla kısaca bahsediyor olalım. Ardından sizi Nepal fotoğrafları ve gezi notlarıyla baş başa bırakalım.
1978 Ankara doğumlu ve İletişim Fakültesi mezunu olan Mutlu Topaloğlu fotoğraf serüvenine de bu yıllarda başladı. Üniversite yıllarında çeşitli karma fotoğraf sergilerinde yer aldı. Daha sonra Ankara-Fotoğraf Sanatı Kurumu Derneği’nin bünyesinde gerçekleştirilen çeşitli sergi ve sunumlara katıldı.
2006 yılında yine bu dernekte genel sekreterlik görevini üstlendi. Çeşitli yarışmalarda sergileme ve ödüllere layık görüldü. 2007 yılında ilk kişisel sergisi olan “Zirvelerdeki Tanık” Ankara, KKTC ve memleketi Fatsa’da fotoğraf sevenlerle buluştu. Bu sergi dijital sunum olarak da çeşitli şehirlerde pek çok etkinlikte sunulmuştur.
Fotoğraftaki başlıca ilgi alanı dağlar ve doğa olmakla birlikte iş ve sosyal yaşam içerisinde spor, sağlık ve tanıtım sektörüne yönelik geniş yelpazede fotoğraflar çekmektedir. Bilinmeyeni anlatmak, görünmeyeni göstermek tanıklık etmek ve belgelemek adına fotoğraf sanatına hep amatör ruhla bakmıştır. Topaloğlu halen Hacettepe Üniversitesi Basım, Yayın ve Tanıtım Koordinatörlüğü’nde çalışmaktadır.
Mutlu Topaloğlu ile Nepal Gezisi Notları ve Fotoğrafları
Namaste..
Dünya’nın en yüksek rakımlı ülkesi Nepal. Dağları ve fotoğrafı seviyorsanız, biraz da macera ruhu ile harmanlanmişsa ruhunuz, gidilecek adreslerden bir tanesidir Nepal. Hani derler ya “Yolculuğa çıkmadan ilk önce fotoğraf çantamı hazırlarım” diye; oysaki o çanta hep hazırdır. İşte hikaye dağlara olan tutkuyla ve hazır olan o çantayla başladı…
Elliden fazla etnik grubun bulunduğu 24 milyon nüfuslu Nepal, dünyanın en yoksul 10 ülkesinden biri. Kişi başı yıllık kazanç 300 doların altında, nüfusun neredeyse yarısı yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Tarım dışında üretimi yok, her şey Hindistan’dan ithal ediliyor. Dünya’nın dört bir yanından gelen turistlerin ülke ekonomisine getirisi oldukça fazla. Ben de bu kervana katılmış oldum.
Dünyanın en yüksek rakımlı ülkesi burası; Himalaya Dağ Sistemi’nin 8000 metrenin üzerindeki 14 üyesinden 8’i bu ülkenin sınırları içerisinde bulunuyor. Nepal dilinde “him” kar, “alaya” da çatı demek. Yani, Himalaya’nın anlamı karlı çatı.
Nepal’de yüzlerce trekking rotası var. Lukla’dan başlayıp Everest Anakamp’a kadar süren rotayı seçerseniz yürüyüş yolu boyunca Himalaya zirvelerinin görkemli görünüşü, günün farklı saatlerinde mucizevi görüntüler sunarak sizi kendine hayran bırakır. Bu görüntüler, içinizde hep oralara gitmek istemenize yol açan bir tutkuya dönüşür. İşte benim seçtiğim rota da bu oldu.
Nepal’in başkenti Katmandu ile Türkiye arasındaki saat farkı yaklaşık 2 saat 40 dakika. 30 dolar vize ücretini indiğiniz havaalanına ödedikten sonra ülkeye giriş yapıyorsunuz. Ülkenin para birimi rupi. Şehirde sizi oldukça gürültülü bir trafik ve Nepal’in mutlu insanları karşılıyor. Bu karmaşanın içinde insan şehrin havasına hemen giriveriyor.
Katmandu oldukça mistik bir yapıda. Maymunların serbestçe dolaştığı tapınaklarda ceplerinizden ele sığacak ekipmanlarınızı mesela hafıza kartlarınızı çıkartırken dikkat etmelisiniz yoksa maymunlar tarafından hediye olarak kabul edilebilir ve şansınız varsa onlarla pazarlık etmek oldukça zamanınızı alabilir.
Şehirde Buda’nın gözleri sizi her yerde takip eder. Özellikle 40 metre çapındaki kubbesi ile Boddhanath Stupasi mutlaka gezilmeli. Ölü yakma törenlerinin yapıldığı hindu tapınağı Pashupati bir gezginin mutlaka fotoğraf çekeceği yerlerden biri olmalı. Ama mutlaka tören boyunca saygı sınırını aşmamak gerekli, insan bazen fotoğraf çekerken iyi bir kare uğruna hassas noktaları kaçırabiliyor.
Dağlara meraklıysanız Katmandu’da Rum Doodle isimli bar-restoranta mutlaka gidilmesi gerekir. Hele ki Everset Dağı’nda zirve yapmışsanız buradaki yemekler ve içecekler ömür boyu ücretsiz. Thamel’de ki K-too’da yak etini tadabilir, Tom ve Jerry’de birşeyler içebilirsiniz.
Nepal’deki rotalardan konaklamalı trekking yapmayı tercih ederseniz, önünüze alternatifli geziler çıkıyor. Benim tercih ettiğim gibi isterseniz, günübirlik yürüyüşler yapıp ardından “lodge” adı verilen dağ evlerinde kalabilirsiniz. Eğer isterseniz yola çıktığınız tur şirketi “sherpa” adı verilen taşıyıcıları ayarlayarak (günlük 10$ karşılığında ortalama 35-40 kg), eşyalarınızın taşınmasını ve rehber eşliğinde gezinizi sürdürmenizi sağlayacaktır. Tabi tüm bunları dışarıda tutarak kendiniz de sırtınıza eşyalarınızı ve haritanızı alıp en az 10-15 gün sürecek yorucu bir maceraya çıkabilirsiniz. Böyle bir macerayı tercih etmediyseniz konaklama yerlerinizin önceden ayırtılması, ihmal edilmemesi gereken bir ayrıntıdır.
Katmandu’dan Everest Anakamp’a gitmek için 10-15 kişilik küçük uçaklarla yarım saatlik mesafede olan Lukla’ya uçmanız gerekir. 2840 m yükseklikte bulunan bu havaalanı, dünyanın en tehlikeli 10 havaalanından biri sayılıyor. Dağların arasındaki bu havaalanına inişler için “kontrollü düşüş” ifadesi kullanılıyor. Uçakta Himalayalar’ın eşsiz manzarası size eşlik ediyor. Lukla’dan başlayan müthiş manzaralı maceralı bu yürüyüş yaklaşık 10-15 gün sürüyor.
Konaklama yapacağınız yerler arasında yiyecek içecek ihtiyaçlarınızı karşılayabileceğiniz pansiyonlar da bulunuyor. Konakladığınız küçük dağ evlerinde, ekmeğe benzeyen “chapati”, mantıya benzeyen “momo” ve temel yemek malzemelerinin başında gelen pirincin yanında genellikle köri soslu sebzeler ve yeşil mercimek yemeği bulunmaktadır. Bhat denilen pirinç lapası, daal denilen sulu yeşil mercimek yemeği ve yanında birkaç değişik sebze, Nepal insanı için tam bir akşam menüsüdür. Benim gibi mideniz her yemeğe alışık değilse birkaç gün patatesli sade yemekleri tercih edebilirsiniz.
Kaldığınız mütevazi dağ evlerinde yanınıza mutlaka uyku tulumunuzu almanız gerekiyor. Ev sahibinizin size gösterdiği döşeklerin üzerine bu uyku tulumlarınızı sererek uyuyorsunuz.
Vücudunuzun yüksekliğe alışması için her gün belirli yüksekliklere tırmanıyorsunuz. Bol bol su içmeniz gerektiği için konakladığınız yerlerde size bolca çay ikram ediliyor. Yükseklik arttıkça her tür ihtiyaç malzemesinin de fiyatı yükseliyor. Nepal genelinde kesinlikle uzak durulması gerekenlerin başında ise musluk suyu geliyor. Yürüyüşünüzü riske etmemek ve sağlınız için mutlaka kapalı sular tercih edilmeli.
Yürüyüş yaparken rota boyunca karşınıza çıkan stupa (bir çeşit tapınak) ve kutsal taşların solundan geçmeyi unutmayın! Bu gezi sırasında yol üzerinde karşılaşılan manastırlardaki çeşitli Budist ayinlerini izlemek de mümkün. Tüm geziniz süresince “Om mani padme hum” mantrası (kutsal cümle) görsel ve işitsel olarak size eşlik edecek. Anlamı ise “Nilüfer çiçeğinin içindeki mücevhere selam“…
Böyle bir gezi için en uygun zaman Nisan-Mayıs ve Ekim-Kasım aylarıdır. Yanınızda trekking malzemeleri, soğuk algınlığı için ilaç (dağlarda her an bulunmuyor) ve küçük bir sağlık kiti, fotoğrafını çektiğiniz çocuklara vermek için bolca şeker; ayrıca fotoğraf ekipmanınızın yanında mutlaka bir tripod, polarize filtre ve bolca hafıza kartı olmalı. Makinanızın şarjını konakladığınız dağ evlerinde ücret karşılığında yapmanız mümkün. Ekipmanlarınızda mutlaka geniş acı bir lens bulunmalı, çok fazla ekipman taşımadan trekking yapmak isterseniz seyahat objektifi dediğimiz 18-200 aralıklarında bir lens işinizi görür. Tamamen ne çekmek istediğinizle ilgili bir tercih yapıp çantanızı hazırlamanızı öneririm. Unutmayın ki 15 gün boyunca günde 7 saat sırtınızda ekipman ile tırmanacaksınız.
Nepal halkı fakir olmalarına rağmen genel olarak oldukça mutlu ve huzurlu bir hayat yaşıyor. Bu huzuru kaçırmamak için fotoğraf çekerken mutlaka izin almanızı ve sizi anlamasalar da onlarla diliniz döndüğünce kısa sohbetler etmenizi öneririm.
Günde ortalama 7 saat süren uzun yürüyüşünüzün ardından, yorgunluğa ve konakladığınız yerlerde arkadaşlarınızla yapacağınız akşam sohbetlerine aldanmayıp gün batarken oluşan eşsiz dağ manzaralarını mutlaka yakalayın. Sabahları da gene uykunuzdan yapacağınız fedakarlık, harika manzaralar yakalamanızı sağlayacak! Güneş battıktan sonra ısı çok fazla düştüğü için avcı eldivenleri denilen parmaksız eldivenleri kullanmak fotoğraf çekerken oldukça pratik bir çözüm oluyor.
Planlı bir yürüyüş olduğu ve günü nerede bitireceğiniz belli olduğu için ulaşacağınız noktaya biran önce giderek o çevreyi de keşfedebilirsiniz. Şehirde, dağlardaki insanlara göre daha ticari düşünen insanlarla karşılaşıyorsunuz. Adım başı size bir şeyler satmaya çalışıyorlar. Meraklıysanız şehirdeki dükkanların hemen hemen hepsinde çok uygun fiyatlara dağcılık ürünleri satılıyor.
Mutlu Topaloğlu’nun bu geziyi gerçekleştirdiği zaman kullandığı ekipmanlar aşağıdaki gibidir.
- Nikon d70
- Nikon n80
- Tamron AF 19-35 F3.5-4.5
- Sigma 70-300MM F/4-5.6 APO DG
- Nikon 60mm f/2.8D Mikro Lens
- Sony w-40
Mutlu Topaloğlu’na gezi fotoğrafçılığı serimize katıldığı ve bizlerle Nepal macerasını paylaştığı için Türk Nikon olarak teşekkür ediyoruz. Gitmiş kadar olduk diyoruz ve gezi fotoğraflarını anlatımlarıyla beraber paylaşmak isteyen fotoğrafçı dostlar için küçük bir not düşüyoruz.
Sizde bu projenin içinde yer almak istiyorsanız. Bizimle info@fotopedi.org adresinden irtibata geçebilirsiniz. Gezi Fotoğrafları Serisi’ndeki beklentimiz; kısa özgeçmişinizle birlikte, en fazla 25 fotoğraftan oluşan ve “Türk Nikon Gezi Fotoğrafçılığı Serisi” kısmında bahsettiğimiz detayları içerecek şekilde geziyi anlatan fotoğrafları, her bir fotoğrafın hikayesiyle birlikte bize e-mail ile göndermeniz. Gönderinizi takiben yapılacak değerlendirme neticesinde sizde bu projenin bir parçası olabilirsiniz.
Ali Sağlam
18/12/2012 at 12:23
Sn. TOPALOĞLU sizi çok kıskandım… Yegane gitmeyi arzu ettiğim yerlerden birinden görüntüledikleriniz ile bir nebze olsun nefsimi körelttiniz ancak yine de çok kıskandım… Çok tebrik ediyorum… Fotoğraflarınız da bir kez daha bizlere kullanılan ekipmanın son sistem den ziyade çeken kişinin bakış açısının önemli olduğunu ve ışığı doğru kullanmanın ne kadar önemli ve geliştirilmesi gerekli olduğunu ispat etmekte…saygılarımı sunuyorum. Ali SAĞLAM
Mutlu Topaloglu
20/12/2012 at 11:06
Merhaba Ali Bey;
Bir dahakine beraber gidelim. Yapılacak çok iş, görülecek çok yer var daha. Nazik yorumuz için çok teşekkür ederim. Saygılarımla.
Özge Yorulmaz Benzil
20/12/2012 at 11:08
Canım benim bütün samimiyetimle söylüyorum çok güzel çok içten bir yazı olmuş. Bize tanıklık ettiğin yerleri, yeniden anımsattığın için çok teşekkür ederim. Okurken büyük bir heyecan duydum. Daha nice tanıklık edeceğin yerlerde yanında olmak ve bütün heyecanını paylaşmak dileğiyle…
Özge YORULMAZ BENZİL
Mutlu Topaloglu
24/12/2012 at 19:19
Herzaman ve herzaman
orcun becan
20/12/2012 at 15:44
Kiymetli dostum Seninle birkez daha bu güzel serüveni yaşadım ,bu röportaj ile neler yaşadığını neler hissettiğini daha iyi anladım.Birkez daha tebrikler, hep zirvelerde olman dileği ile. Denklanşöründe MUTLUluk daim olsun….
Mutlu Topaloglu
24/12/2012 at 19:18
Canım kardesim cok tesekkur ederim ellerine sağlık.
Oya Ozdemir Topaloglu
20/12/2012 at 16:41
Giderken ışık seninle olsun demiştin… Giderken de gelirken de hep ışıklar içinde kaldım. Şimdi ve her zaman gene benimle; ne güzelll 🙂 ellerine sağlık, heyecanın hiç kaybolmasın. Nice gezilere canım!
Mutlu Topaloglu
24/12/2012 at 19:17
Işık bizimle..
ali benzil
24/12/2012 at 12:45
Sayın Mutim çalışmalarından dolayı web de budistlerin sayfalarını inceler, ayinlerindeki tılsımlı müziklerini dinler oldum. Bu maceralı gezi ve fotograflar sayesinde kendimi oralara gitmiş sayıyorum. Başka gezilerde yine yanında olmak umuduyla başarılarının devamını diliyorum ellerine sağlık… “Bi saniye bu arada her an çantam hazır…” “Om mani padme hum”
Mutlu Topaloglu
24/12/2012 at 19:16
Çok tesekkur ederim, o zaman cumdan çıkıyoruz ona göre;)
Kesim Kesgin
08/05/2013 at 13:08
çok güzel kareler. tebrik ederim.